Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Muhammed Talha Deniz
Köşe Yazarı
Muhammed Talha Deniz
 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ...

                                                  İSTANBUL SÖZLEŞMESİ 19 Mart 2021 tarihinde Türkiye tarafından Kanun Hükmünde Kararnameyle çekilmesi gerçekleşen İstanbul Sözleşmesi, diğer adıyla ‘Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ son günlerde kamuoyunda tartışılmaya başlandı. Bu konuda kafa karışıklığını gidermek, kamuoyunda doğru bilinen yanlışları düzeltmek, hak ihlalleriyle karşılaşanların hak arama özgürlüklerinin bilinmesini sağlamak amacıyla yazılmıştır.   SÖZLEŞMEYİ YÜRÜRLÜĞE KOYMAYAN VE ÇEKİNCE KOYAN ÜLKELER Avrupa Birliği içerisinde 6 üye ülke (Bulgaristan, Macaristan, Çekya, Letonya, Litvanya, Slovakya) sözleşmeyi imzalamasına rağmen yürürlüğe koymadı. Yunanistan, Almanya, Danimarka Finlandiya, Hırvatistan, İsveç, Fransa ise sözleşmeye çekince koymuşlardır. Polonya, LGBT topluluğunun kendi cinsiyet anlayışını İstanbul Sözleşmesi üzerinden bütün topluma kabul ettirmeye çalıştığını öne sürerek sözleşmeden çekilmek için yasal süreci başlattı. Türkiye’de ise sözleşmeden çekilme sebepleri olarak: İstanbul Sözleşmesi'nin LGBT ideolojisi savunuculuğuna indirgenmesinin; LGBT'nin bazı kesimler tarafından meşru evrensel hukuk normu şeklinde dayatılmasının önüne geçmek. Milli ve manevi değerler, Türk aile yapısında LGBT propagandasının oluşturduğu rahatsızlığı gidermek. LGBT ideolojisi üzerinden inşa edilmek istenilen diplomatik ve siyasi baskıyı engellemek, gibi nedenler gösterilmektedir. SÖZLEŞME KAPSAMINDAKİ SUÇLAR NELERDİR? Ev içi şiddet (fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik) Taciz amaçlı takip; Tecavüz dahil, cinsel şiddet; Cinsel taciz; Zorla evlendirme; Kadınların sünnet edilmesi; Kürtaja zorlama ve kısırlaştırmaya zorlama. Sözleşme taraf devletlere, belirtilen davranışlara yönelik cezai veya başka bir hukuki yaptırım öngörmeyi zorunlu kιlmaktadιr. Sözleşmede belirtilen suçların varlığını iç hukuk bakımından inceleyeceğiz.   TÜRKİYE’DE KADINLARI KORUMAYA YÖNELİK MEVZUAT VE DÜZENLEMELER Anayasa Anayasa’nın 10 uncu maddesi “Kanun Önünde Eşitlik” i düzenlemekte olup, maddede hiçbir ayrım gözetilmeksizin herkesin eşit olduğu belirtilmiş, kadınlarla erkeklerin eşit haklara sahip olduğu ayrıca vurgulanmıştır. Ayrıca devletin bu eşitliği sağlamak üzere alacağı tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamayacağı belirtilerek kadın erkek eşitliğini sağlamaya yönelik geçici özel önlemlerin alınabileceği hüküm altına alınmıştır. Anayasa’nın 41 inci maddesinde ise “Aile Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.” hükmü yer almaktadır. Yine bu hükümde 10 uncu madde ile birlikte değerlendirildiğinde kadın erkek eşitliğinin sağlanacağı sosyal çevrelerin belki de başında ailenin geldiği ve burada da eşitliği sağlamaya yönelik gereken geçici özel önlemlerin alınabileceği düşünülmektedir. Türkiye’nin Taraf Olduğu Kadına İlişkin Diğer Milletlerarası Anlaşmalar Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW), Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1979 yılında kabul edilmiş ve Türkiye tarafından 1985 yılında onaylanmıştır. 187 ülke CEDAW ’ı onaylamıştır. CEDAW, sözleşmeye taraf olan ülkelerde kadın haklarının güvence altına alınmasını ve geliştirilmesini hedeflemektedir. CEDAW, sözleşmeyi imzalayan devletlerin kadınlara yönelik ayrımcılığın tüm biçimlerini önlemek, kadınların toplumsal durumlarını iyileştirmek, toplumsal cinsiyet ilişkilerini ve toplumsal cinsiyete dayalı basmakalıp yargıları değiştirmek üzere taahhütlerde bulunmasını sağlamaktadır. Medeni Kanun   Aile, kadın ve erkek arasında eşitlik temeline dayalı bir ortaklık olarak tanımlanmış,  “karı” ve “koca” kavramları yerini “eşler” kavramına bırakmıştır. Evlilik iki tarafın karşılıklı rızası ile gerçekleşir, kimse evlenmeye zorlanamaz. Zorla evlendirme gerçekleştiği şartlara göre Ceza Kanunu’nda yer alan cinsel saldırı, çocuk istismarı, hürriyeti tahdit, tehdit, yaralama vb. suçları oluşturur. 162. madde ile eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Medeni Kanuna göre eşler oturacakları konutu birlikte seçerler ve evlilik birliğini beraberce yönetirler. Eşlerden her biri ortak yaşamın devamı süresince ailenin sürekli ihtiyaçları için evlilik birliğini temsil eder ve eşler, meslek veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir. Ceza Kanunu TCK.102’ye göre, Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişinin, mağdurun şikâyeti üzerine cinsel saldırı suçundan beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmektedir. Kanuna göre, evlilik içi cinsel saldırı/tecavüz de suçtur. Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur. Çocukların cinsel istismarı suçtur. Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun (6284 sayılı Kanun) Gerekçede “kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, kadının insan haklarının teminat altına alınması devletlerin sorumluluğundadır.” İbaresine yer vermektedir. Kanunda kadına yönelik şiddet; kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve Kanunda şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranış olarak ele alınmıştır. Kanun mağdurları korumak mülki adına amirin takdiri ile benzerlerinin de uygulanabileceği koruma tedbirlerini belirlemiştir:   Korunan kişinin kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanır. Geçici maddi yardım yapılır. Psikolojik, mesleki, hukuki ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilir. Hayati tehlikesinin bulunması halinde geçici koruma altına alınır. Gerekli olması halinde, korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere kreş imkanı sağlanır.   Hakim kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak maddede yer alan koruyucu tedbirler uygulanabilir: İşyerinin değiştirilmesi sağlanır. Kişinin evli olması halinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenir. Medeni Kanun’daki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulur.   Şiddet uygulayanların; Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması, Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi, Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması, Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması, Gerekli görülmesi halinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin haller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması, Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi sağlanır.   İkincil mevzuat ve kadına yönelik şiddetle mücadeleyi destekleyen diğer belgeler: Ailenin Uygulama Yönetmeliği Kadın Konukevlerinin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un (6284 sayılı Kanun) Açılması ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik 6284 sayılı Ailenin Korunması Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler konulu 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Koordinasyonu konulu 2007/6 sayılı İçişleri Bakanlığı Genelgesi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı arasındaki Protokol, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Raporları TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Raporlar ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulamasına Dair Genelge   Bu itibarla; Kadına yönelik şiddet her şeyden önce insanlık suçudur. Kadına karşı ayrımcılığın ve şiddetin önlenmesi, kadının insan haklarının ve toplumsal statüsünün korunması ve geliştirilmesi ve bu anlamda kadın haklarının teminatı hem uluslararası hem de iç hukukumuz bakımından; Anayasa, Medeni Kanunu, Ceza kanunu, 6284 sayılı kanun, Uluslararası sözleşme olan CEDAW(Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi) ve devamı olan yönetmelik ve yasal düzenlemelerle kadın hakları korunmaya devam etmektedir.   Muhammed Talha Deniz SAYGILARIMIZLA...  
Ekleme Tarihi: 08 Nisan 2021 - Perşembe

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ...

                                                  İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

19 Mart 2021 tarihinde Türkiye tarafından Kanun Hükmünde Kararnameyle çekilmesi gerçekleşen İstanbul Sözleşmesi, diğer adıyla ‘Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ son günlerde kamuoyunda tartışılmaya başlandı.
Bu konuda kafa karışıklığını gidermek, kamuoyunda doğru bilinen yanlışları düzeltmek,
hak ihlalleriyle karşılaşanların hak arama özgürlüklerinin bilinmesini sağlamak amacıyla yazılmıştır.
 

SÖZLEŞMEYİ YÜRÜRLÜĞE KOYMAYAN VE ÇEKİNCE KOYAN ÜLKELER

Avrupa Birliği içerisinde 6 üye ülke (Bulgaristan, Macaristan, Çekya, Letonya, Litvanya, Slovakya) sözleşmeyi imzalamasına rağmen yürürlüğe koymadı.
Yunanistan, Almanya, Danimarka Finlandiya, Hırvatistan, İsveç, Fransa ise sözleşmeye çekince koymuşlardır.
Polonya, LGBT topluluğunun kendi cinsiyet anlayışını İstanbul Sözleşmesi üzerinden bütün topluma kabul ettirmeye çalıştığını öne sürerek sözleşmeden çekilmek için yasal süreci başlattı.

Türkiye’de ise sözleşmeden çekilme sebepleri olarak:
İstanbul Sözleşmesi'nin LGBT ideolojisi savunuculuğuna indirgenmesinin; LGBT'nin bazı kesimler tarafından meşru evrensel hukuk normu şeklinde dayatılmasının önüne geçmek.
Milli ve manevi değerler, Türk aile yapısında LGBT propagandasının oluşturduğu rahatsızlığı gidermek. LGBT ideolojisi üzerinden inşa edilmek istenilen diplomatik ve siyasi baskıyı engellemek, gibi nedenler gösterilmektedir.

SÖZLEŞME KAPSAMINDAKİ SUÇLAR NELERDİR?

Ev içi şiddet (fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik)
Taciz amaçlı takip;
Tecavüz dahil, cinsel şiddet;
Cinsel taciz;
Zorla evlendirme;
Kadınların sünnet edilmesi;
Kürtaja zorlama ve kısırlaştırmaya zorlama.

Sözleşme taraf devletlere, belirtilen davranışlara yönelik cezai veya başka bir hukuki yaptırım öngörmeyi zorunlu kιlmaktadιr. Sözleşmede belirtilen suçların varlığını iç hukuk bakımından inceleyeceğiz.
 

TÜRKİYE’DE KADINLARI KORUMAYA YÖNELİK MEVZUAT VE DÜZENLEMELER

Anayasa


Anayasa’nın 10 uncu maddesi “Kanun Önünde Eşitlik” i düzenlemekte olup, maddede hiçbir ayrım gözetilmeksizin herkesin eşit olduğu belirtilmiş, kadınlarla erkeklerin eşit haklara sahip olduğu ayrıca vurgulanmıştır. Ayrıca devletin bu eşitliği sağlamak üzere alacağı tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamayacağı belirtilerek kadın erkek eşitliğini sağlamaya yönelik geçici özel önlemlerin alınabileceği hüküm altına alınmıştır.
Anayasa’nın 41 inci maddesinde ise “Aile Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.” hükmü yer almaktadır. Yine bu hükümde 10 uncu madde ile birlikte değerlendirildiğinde kadın erkek eşitliğinin sağlanacağı sosyal çevrelerin belki de başında ailenin geldiği ve burada da eşitliği sağlamaya yönelik gereken geçici özel önlemlerin alınabileceği düşünülmektedir.

Türkiye’nin Taraf Olduğu Kadına İlişkin Diğer Milletlerarası Anlaşmalar

Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW), Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1979 yılında kabul edilmiş ve Türkiye tarafından 1985 yılında onaylanmıştır. 187 ülke CEDAW ’ı onaylamıştır. CEDAW, sözleşmeye taraf olan ülkelerde kadın haklarının güvence altına alınmasını ve geliştirilmesini hedeflemektedir. CEDAW, sözleşmeyi imzalayan devletlerin kadınlara yönelik ayrımcılığın tüm biçimlerini önlemek, kadınların toplumsal durumlarını iyileştirmek, toplumsal cinsiyet ilişkilerini ve toplumsal cinsiyete dayalı basmakalıp yargıları değiştirmek üzere taahhütlerde bulunmasını sağlamaktadır.


Medeni Kanun
 

Aile, kadın ve erkek arasında eşitlik temeline dayalı bir ortaklık olarak tanımlanmış,
 “karı” ve “koca” kavramları yerini “eşler” kavramına bırakmıştır.
Evlilik iki tarafın karşılıklı rızası ile gerçekleşir, kimse evlenmeye zorlanamaz.
Zorla evlendirme gerçekleştiği şartlara göre Ceza Kanunu’nda yer alan cinsel saldırı, çocuk istismarı, hürriyeti tahdit, tehdit, yaralama vb. suçları oluşturur.

162. madde ile eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
Medeni Kanuna göre eşler oturacakları konutu birlikte seçerler ve evlilik birliğini beraberce yönetirler. Eşlerden her biri ortak yaşamın devamı süresince ailenin sürekli ihtiyaçları için evlilik birliğini temsil eder ve eşler, meslek veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir.

Ceza Kanunu

TCK.102’ye göre, Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişinin, mağdurun şikâyeti üzerine cinsel saldırı suçundan beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmektedir.

Kanuna göre, evlilik içi cinsel saldırı/tecavüz de suçtur.
Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
Çocukların cinsel istismarı suçtur.

Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun
(6284 sayılı Kanun)


Gerekçede “kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, kadının insan haklarının teminat altına alınması devletlerin sorumluluğundadır.” İbaresine yer vermektedir.
Kanunda kadına yönelik şiddet; kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve Kanunda şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranış olarak ele alınmıştır.
Kanun mağdurları korumak mülki adına amirin takdiri ile benzerlerinin de uygulanabileceği koruma tedbirlerini belirlemiştir:
 

Korunan kişinin kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanır.
Geçici maddi yardım yapılır.
Psikolojik, mesleki, hukuki ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilir.
Hayati tehlikesinin bulunması halinde geçici koruma altına alınır.
Gerekli olması halinde, korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere kreş imkanı sağlanır.

 

Hakim kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak maddede yer alan koruyucu tedbirler uygulanabilir:
İşyerinin değiştirilmesi sağlanır.
Kişinin evli olması halinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenir.
Medeni Kanun’daki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulur.
 

Şiddet uygulayanların;

Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması,
Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi,
Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması,
Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması,
Gerekli görülmesi halinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin haller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması,
Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi sağlanır.


 

İkincil mevzuat ve kadına yönelik şiddetle mücadeleyi destekleyen diğer belgeler:

Ailenin Uygulama Yönetmeliği
Kadın Konukevlerinin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un (6284 sayılı Kanun) Açılması ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik
6284 sayılı Ailenin Korunması Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler konulu 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi
Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Koordinasyonu konulu 2007/6 sayılı İçişleri Bakanlığı Genelgesi
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı arasındaki Protokol, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Raporları
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Raporlar ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulamasına Dair Genelge
 

Bu itibarla;

Kadına yönelik şiddet her şeyden önce insanlık suçudur.

Kadına karşı ayrımcılığın ve şiddetin önlenmesi, kadının insan haklarının ve toplumsal statüsünün korunması ve geliştirilmesi ve bu anlamda kadın haklarının teminatı hem uluslararası hem de iç hukukumuz bakımından;
Anayasa, Medeni Kanunu, Ceza kanunu, 6284 sayılı kanun, Uluslararası sözleşme olan CEDAW(Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi) ve devamı olan yönetmelik ve yasal düzenlemelerle kadın hakları korunmaya devam etmektedir.

 

Muhammed Talha Deniz
SAYGILARIMIZLA...

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.